Sabah 7 gibi kalkıp otelden
check-out yaptıktan sonra 7.30’da Las Vegas için yola koyulduk. Yaklaşık 450
km’lik yolu 6 saatte gitmeyi planlıyorduk. Yolda belki ucuza marka birşeyler
bulabiliriz diye Barstow Outlet’te mola verecektik.
Las Vegas’a pazartesi gitmemizin
sebebi haftasonu yoğunluğundan kurtulmak ve otellerin haftaiçi indirimlerinden
faydalanmaktı. İnternette otel için uygun bir yer araştırırken 5 yıldızlı lüks
otellerin fiyatlarını görünce gerçekten inanamadık. Özellikle haftaiçi
konaklamalarda inanılmaz indirimler yapıyorlar, 2 kişi 3 gece için 200$’dan
1000$’a kadar otel var. Biz arkadaşlarımızın tavsiyesi ile Wynn oteli tercih ettik ve 3 gece için
otele ödediğimiz para yaklaşık 480$ gibi bir rakamdı ki Wynn Las Vegas’taki
oteller arasında en yüksek fiyata sahip olanlarından biri.
Las Vegas – Los Angeles
arasındaki haftasonu trafiğinin de inanılmaz derecede yoğun olduğunu
söylüyorlardı ki gerçekten pazartesi Las Vegas’tan dönüş yolunu görünce durumun
ne kadar vahim olduğunu anladık. Yol resmen şehiriçi trafiği gibi kalabalıktı,
neyse ki biz Las Vegas’a gittiğimiz için trafik yoğunluğundan etkilenmiyorduk.
Eşim Las Vegas programı için ne
düşünüyordu bilmiyorum ama ben Las Vegas’ta daha çok dinlenmeyi, güneşlenmeyi,
havuza girmeyi ve Strip’te gezmeyi düşünüyordum. Las Vegas’ın etrafında görmeyi
düşündüğüm Grand Canyon’a gitmeye bir ara niyetlensem de bizim için arabayla
gidilemeyecek kadar uzak olduğu için bu niyetimden vazgeçtim. Otobüs turları da
en az 2-3 günlük turlar olduğu için zaten gidemeyecektim. O yüzden sizlere
tavsiyem Los Angeles’a gitmişken içerisinde San Francisco, San Diego ve
çevresinin de geziye dahil edileceği 2-3 haftalık bir tur programı yapmanız.
Böyle yaparsanız görmediğiniz bir yer kalmayacağını umuyorum.
Los Angeles – Las Vegas arası
araç kullanma bakımından herhangi bir sıkıntı olmadı, kimi yerde yol 2 şeride
düşse de haftasonu kalabalığı olmadığı için bizim için rahat geçti. Los Angeles’tan yaklaşık 200 km
mesafedeki Barstow Outlet’te mola verdik. Burada birçok ünlü markanın outlet’i
mevcut ancak fiyatlar tahmin ettiğimiz düzeyde olmadığı için çok fazla bir
alışveriş yapamadık. Mağazalardan bir tanesinde alışveriş yaparken İstanbul’dan
Las Vegas’a gezmeye giden bir Türk aileyle karşılaşınca da nasıl sevindik
anlatamam. THY çalışanı olduğu için bedava uçuş hakkından faydalanıp Los
Angeles’ı tercih etmişler, yanlarına da beraberce bedava seyahat edebileceği
son senesi olan kızlarını da almışlar. Onlar da mağazalarda ucuza birşeyler
bulabilir miyiz diye araştırıyorlardı. Bu sırada Japon turistleri taşıyan 2-3
otobüs geldi ve japonlar mağazalara resmen saldırıya geçtiler. Onları alışveriş
yaparken görünce mağazaların neden fazla bir indirim yapmadıklarını anladım.
Resmen kasaların önünde kuyruklar oluşturdular. Biz de daha fazla zaman
kaybetmemek için yolcu yolunda gerek diyerek alışverişten vazgeçip yolumuza
devam ettik.
Yaklaşık 6 saatlik bir yolculuktan
sonra Las Vegas’a ulaşmıştık. Strip’e girdiğiniz anda Las Vegas tüm görkemiyle
karşınıza dikiliyor. Oteller tek kelime ile muhteşem ve bir insan seli var
caddelerde. Hemen hemen her otelde bir tema işlenmiş, Paris’i, New York’u,
Mısır Piramitleri, Venedik’i, Treasure Island’ı yani ne ararsanız var. Bizim
kalacağımız otel Stip’in sonuna doğruydu ve dışarıdan gördüğümüz kadarıyla tema
olarak hiçbir şeyi olmayan son derece sade fakat modern bir görünümü vardı.
Ancak içeri girdiğimiz anda inanılmaz ihtişamlı bir otel ile karşılaştık. Oteli
döşerken mimari, peysaj ve dekorasyonda sınır tanımamışlar, harcanabilecek ne
varsa hiçbir şeyden kaçınmayıp harcamışlar. Böyle bir görüntüyü tasvir etmek
için gözünüzün önüne getirmem lazım ya da birşeyleri örnek göstermem gerekiyor
ama bunu Türkiye’de karşılaştıracak herhangi bir otel olmadığını biliyorum.
Lobide check-in işlemini tamamlayıp odamıza çıktığımız anda bir kez daha şok
olduk. Odanın kapısını açtığımız anda zifiri karanlık odanın perdeleri bir anda
otomatik olarak açıldı, ışıklar yavaş yavaş yandı ve odanın tüm güzelliği bir
anda ortaya çıktı. O an ‘işte budur yaşamak ‘ diyorsunuz gerçekten, müşteriye yani
size gösterilen saygıyı görüyorsunuz dekorasyonda.Tüm bu ihtişam sizin için yapılmış, tüm bu
para sizin için harcanmış sanki...
Wynn Otel
Odada bir süre dinlendikten sonra
kendimizi Strip’e attık. Las Vegas’ta otellere giriş serbest, isteyen istediği
otele girip istediği gibi gezebiliyor, kumar oynayabiliyor, alışveriş
yapabiliyor, restoranlarına gidebiliyor. Vegas’ta kumar oynamanın yanın da
fuhuş da serbest olduğu için yollarda sık sık elinize escort kızların
resimlerinin ve telefonlarının olduğu broşürlerden sıkıştırmaya çalışıyorlar
meksikalı tipler. ‘Vegas’ta olan, Vegas’ta kalır’ J dememişler boşuna.
Aslında Las Vegas birkaç caddeden
oluştuğu için gezmesi 2 bilemediniz 3 saatte biter ama otellerin içerisini,
alışveriş merkezlerini, normalde bir şehirde bile zar zor bulacağınız ama
şekerci dükkanı gibi sıralanmış olan Gucci, Louis Vuitton, Prada, Rolex
mağazalarını gezmekve o ambiansı
yaşamak isteyenler için 3 gün yeter.
Strip’te gezerken en çok dikkat
çekici olay Bellagio’nun önündeki havuzda yapılan su şovu, daha doğrusu fıskiye
şovu. Gerçekten görülmeye değer ve harika bir şov, her 20-30 dk’da bir
tekrarlanıyor ve rahat seyretmek için yer kapmanız bile lazım. Bir de Treasure
Island otelinde yapılan korsan şovu izleyebilirsiniz ama akşam saatini denk
getirip izlemek daha zevkli, çünkü patlayan topları, çıkan alevleri daha iyi
görebilirsiniz.
Otellerin içerisine girdiğiniz
anda gece ve gündüz kavramını yitiriyorsunuz zaten. Ama bu konuda Planet
Hollywood otelinin içerisindeki Miracle Mile’ı görmenizi kesinlikle tavsiye
ederim. Kapalı bir alışveriş merkezinin tavanında gökyüzü teması oluşturmuşlar,
sanki güneş doğuyor ya da batıyor gibi, inanamazsınız gerçekliğine, herhalde
insanoğlunun gerçekleştirdiği en gerçek yapay şey, belirli aralıklarla hava
kapanıyor, gök gürlüyor ve yağmur yağıyor. Gezerken acıktığımızda ilk yemek
yediğimiz yer Miracle Mile’ın içerisindeki cheeseburgerland’dı. Kesinlikle
yediğim en iyi hamburgerlerden biriydi diyebilirim, tabii Adana’daki
Mükerrem’den sonra. Miracle Mile’ı görülmesi gereken yerler listesinde Bellagio
fıskiye şovla birlikte en tepeye koyabilirsiniz.
Bu arada yemek işinden
bahsetmişken bir Wynn otelin karşısındaki Fashion Show Mall içerisinde yer alan
Philly’s cheese steak’i kesinlikle tadmanızı tavsiye ederim. Ayak üstü
yenebilecek en lezzetli şeylerden biri olduğunu düşünüyorum.
Escort Girl Limousine
Las Vegas’ta geçirdiğimiz süre
boyunca aynen Hilton’da yaptığımız gibi Wynn’de de bir gece yemek için otelin
açık büfesinde rezervasyon yaptırdık, yalnız çok kalabalık olduğu için içeri
girmek için bile en az yarım saat beklemek zorunda kaldık. Ama bu tür yerler
için mutlaka bir kere denemenizi tavsiye ediyorum.
Eh bu kadar gezip yorulduktan sonra sıra dinlenmeye ve biraz da para harcamaya gelmişti. :) Yalnız ben bu kumar işinden gerçekten para kazanan kimseyi görmedim, arada gazetelerde yazıyor şu kadar kazandılar, bu kadar kazandılar diye bence bütün bunlar şehir efsanesinden öteye gitmiyor. Eşimle kollu makinelerde oturmuş oyun oynarken yanımızda yaşlı bir bayan da ha bire makineye para atıp duruyordu, biz de eşimle hem oynuyor hem de muhabbet ediyorduk, kadın bir ara döndü ve nereden geldiğimizi sordu, biz de Türkiye dedik, hangi şehir diye sorunca bir anlam veremesem de Adana diye söyleyince benim annem de adanalı dedi, babası da Afyon Karahisarlıymış, biz ermeniyiz, annem babam ermeni olayları sırasında izmir'e gelip oradan gemiyle türkiye'den kaçmışlar ve siz türkler bize soykırım yaptınız, niye sizin hükümetiniz kabul etmiyor yapılanları diye makineli tüfek gibi saymaya başlayınca, bir dakika dur dedim ya, bizim kimseye soykırım yaptığımız olmadı, o zaman bir savaş yaşandı ve iki taraftan da çok kayıplar verildi, senin dediğin gibi bir soykırım olabilmesi için aynen nazilerin yahudilere yaptığı gibi birşey olması lazım, ki biz türkler hiçbir zaman böyle birşey yapmadık, ama siz bizim mallarımıza el koydunuz, biz ekonomik olarak soykırımın kabul edilmesini istiyoruz, siz soykırım olduğunu kabul edin ki biz de Türkiye'deki mallarımıza ya da paralarımıza kavuşabilelim dedi, içimden tabii biz de enayiydik dedim, önce kabul edelim sonrada milyarlarca dolar tazminat ödeyelim, ama dedim sizin insanlarınız da ruslarla bir olup bizim türkleri katletmeseydi, neden siz yıllarca beraber ve dostça yaşadığınız türkleri arkadan vurdunuz o zaman deyince birşey söyleyemiyorlar. Sonradan evet soykırım yoktu, bir savaş vardı diye kabul etti, ama yine de siz kabul edin ki biz paramızı alabilelim diyor. Aslında o zaman ki olaylara tanık olan insanlardan dinlediğimiz kadarıyla gerçekten hem bizler hem de ermeniler inanılmaz acılar çekmişler ama herşeyi başlatan da onlar olmuş, kimse kimseye durduk yerde zulmetmez, ruslara güvenip de türkleri katletmeye başlamasalardı. Sen dedim çok gelir misin Las Vegas'a, evet arada sırada gelip kumar oynarım dedi, peki nasıl kazanabiliyor musun dedim, hayır özellikle 11 eylül'den sonra hiç kimse büyük paralar kazanamıyor dedi, bu arada ha bire cebinden 100$ çıkarıp makineye atıyordu, hayırdır durmadan para atıyorsun deyince, sabahtan beri 5.000$ oldu, hala paramı alamadım dedi, yerini kimse kapmasın diye makineden de kalkmıyordu, biz de paramız bitince makineden kalktık ama ermeni teyze hala oradaydı artık kazandı mı ya da ne kadar kaybetti bilemiyorum.
Son günümüzü otelin havuzunda dinlenerek geçirdikten sonra akşam eşyalarımızı toplayıp sabah erkenden geldiğimiz yoldan Los Angeles'a döndük. Sonuçta yorucu ama ama bizim için fantastik bir seyahat oldu.