22 Haziran 2012 Cuma

Los Angeles Seyahati - Beverly Hills - Venice - Santa Monica (3)

Los Angeles’taki günlerimiz ilerledikçe aslında en az 2-2,5 haftalık bir seyahat planlamalıydık diye düşünüyorum. Çünkü Los Angeles’taki 4 gece kalma planımız ancak Los Angeles ve yakın çevresini görmeye yetti, San Diego, San Francisco, Santa Barbara, Malibu, Long Beach’e gitmek ve çıkışta problem çıkma olasılığına karşı risk alıp Meksika’ya geçmek isteyenlerin bu süreyi 10 güne çıkarmalarını öneriyorum.
Efsane Magic Johnson
Bugün öncelikle görmemiş olmayalım diye gittiğimiz şehrin daha çok iş merkezi olan downtown bölgesi ile gezimize başlamaya karar verdik. Ancak internetten araştırdığımız kadarıyla hiçbir özelliği olmayan downtown dedikleri kadar varmış. Ancak arabayla dolaşırken Lakers’ın maçlarını oynadığı Staples Center ve etrafındaki hareketlilik gözümüze çarptı. Arabamızı park edip Staples Center ve çevresinde biraz vakit geçirdik. O gün Staples Center’da Glee dizisinin canlı müzikali varmış, o yüzden bayağı bir kalabalık vardı. Staples Center çevresinde biraz gezip fotoğraf çektirdikten sonra öğle yemeğimizi Yard House adlı restoran-barda yemeye karar verdik. Son derece keyifli bir yemekten sonra downtown’da daha fazla vakit kaybetmeyi istemedik ve sonraki istikametimiz olarak Walk of Fame ve Chinese Theatre ve oscar ödüllerinin verildiği Kodak Theatre’ı ( Kodak bu sene iflas bayrağını çekti gerçi, bundan sonra adı ne olur bilemem) belirledik. 







                                                            Yard House Restaurant
Walk of Fame, Holywood’un bugünkü şöhretini kazanmasında emeği geçen aktör ve aktristlerin anısına yola döşenmiş yıldızların ve el izlerinin sergilendiği bir cadde. Daha çok  magazin programlarında ve oscar törenlerinde görmeye alıştığımız, gözümüze aşina bu caddeye geldiğimizde yabancılık çektik dersek yalan olur. Biraz kalabalık olmasına rağmen birkaç fotoğraf çektirebildik. Çünkü çok turistik bir yer olduğu için akın akın insanlar burayı görmeye gelmişler, zaten küçük de bir alan olduğu için yerde döşeli ünlülerin isimlerinin olduğu boş bir yer bulduğumuz anda çöküp fotoğraf makinasının deklanşörüne bastık ve doğrulduk, aksi takdirde insanların o kalabalıkta üstünüze çıkma ihtimali çok fazla. Bu yüzden rahat hareket edip, rahat fotoğraf çektirebilmeniz için sabah erken vakitte gitmeniz daha iyi olur diye düşünüyorum.
You made my day - Clint Eastwood







Chinese Theatre
Walk of Fame






Sonraki istikametimiz Beverly Hill’ti. Bana göre gerçek Hollywood ve Los Angeles  rüyasını Beverly Hills’te görebilirsiniz. 10-20 milyon dolarlık malikaneler ve son derece mükemmel bir biçimde dizayn edilmiş caddelerin olduğu bu semte de filmlerden bayağı aşinayız. Çocukların oynadığı, bisiklet sürdüğü, sabah koşusu yapanları seyrettiğimiz tüm sahneler sanki burada çekilmiş izlenimi verdi bana. Her bir caddenin ayrı bir teması var. Bir caddenin tamamına mor renkli çiçekleri olan bir ağaç ekilmiş, diğer caddeye palmiye ağaçları ekilmiş, diğer bir caddeye dalları değişik şekilde geniş bir alana yayılmış adını bilmediğim bir ağaç ekilmiş. Gezmekten ve fotoğraf çekmekten son derece zevk aldık burada.






Son alarak da Los Angeles’ın chinatown bölgesine gittik, aslında biraz New York’taki Chinatown benzeri bir şey bekliyorduk, ancak yapacak ve görecek hiçbirşey olmadığını anlayınca dolaşmaktan vazgeçip Beverly Center alışveriş merkezinde soluğu aldık.

On the beach
Bir günümüzü daha bitirmiştik. Yarın bayağı hareketli olan ve giden herkesin özellikle Pazar günü görmemizi tavsiye ettiği Venice Beach ve Santa Monica’ya gidecektik. Özellikle müptelası olduğum Californication adlı dizinin çekildiği bu yerleri çok merak ediyordum. Ayrıca okyanusta da yüzmek için mayomuzu falan aldık, ancak o gün şansımıza esen sert ve soğuk rüzgar bırakın yüzmeyi sahilde, kumsalda bile gezmemizi zorlaştırdı. Sahil şeridinde biraz arabayla gezdikten sonra öğlene doğru Venice Beach’e ulaşmıştık, insanlar yavaş yavaş sahildeki yürüyüş yolunu doldurmaya başlamışlardı. Vallahi neden buraya geldiklerini hala anlayabilmiş değilim. Ama saatler ilerledikçe Venice Beach sahilinde adım atacak yer kalmamıştı. İnsanlar akın akın bir taraftan geliyor diğer tarafa gidiyorlardı. Uyuşturucu kullandıkları her hallerinden anlaşılan muhtemelen beş parası olmayıp da oradaki çadırda yattıkları aşikar olan garip insanlar açtıkları tezgahlarda incik boncuk tarzı şeyler satıyorlar.


Neyse Venice Beach’i de gördük deyip rotamızı Santa Monica’ya çevirdik. Santa Monica amerikanın en ünlü sahil şehirlerinden biri. En ünlü caddesi de 3th Street Promanade ( İstiklal Caddesi benzeri bir yer ), alışveriş mağazaları ve restoranların bulunduğu bir cadde. Caddede gezip alışveriş yaptıktan sonra Trastevere adlı italyan restoranında yemek yedik. Ancak yemekler konusunda biraz hayal kırıklığına uğradık, nedense bir italyan restoranından beklediğimiz tadı alamadık, oldukça eski ve ünlü olan bu restoranda sanki italyan yemekleri meksikalı ahçılar tarafından yapılmış gibiydi.







Bir süre daha Santa Monica sokaklarında dolaştıktan sonra Los Angeles’a geri döndük. Bu Los Angeles’taki son günümüz olduğu için tekrar Beverly Hills ve Walk of Fame’i tekrar görmek istedik. Akşam olduğunda otelimize dönüp Hilton’un sunmuş olduğu açık büfe menüsünden aldık, yengeç bacağından istakoza, karidesten sushiye, biftekten prime rib’e ve tropik meyvelere kadar birçok çeşidin sunulduğu menü sadece 47$’dı. Gerçekten keyifli bir akşam yemeğinden sonra odamıza çıktık ve eşyalarımızı topladık. Yarın bizi yaklaşık 500 km’lik yorucu Las Vegas yolculuğu bekliyordu.

<-----Los Angeles Seyahati - Universal Studios                                        Las Vegas Seyahati ------>




visited 25 states (11.1%)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.