20 Nisan 2012 Cuma

Başlarken

SEYAHATLER ÇEKİYOR İÇİM. Dünya yüzündeki tuzlu sularda ışıklı vapurların gittiğini; Paris’te kırmızılı, yeşilli, turunculu işaret fişeklerinin bulvarlar boyunca akan köhne taksilere sis içinde yol gösterdiklerini; caddelerde, meydanlarda gotik binaların kayalar misali yükseliverdiğini; bisikletine tünemiş genç bir kadının türkü söyleyerek geçtiğini; pırıl pırıl matruş bir adamın pırıl pırıl bir bıçakla bonfile kestiğini; yalancı inciler içinde dolgun bir kadının Napoli’de, şarkılı bir kahvede fıstıklı dondurma yediğini; tayyare meydanlarının lokantalarında konyak içerek garip valizleriyle yolcular bekleştiğini; üçüncü mevki bir vagonda yaşlı bir adamın şehir içlerinden tren geçerken, gençken oturduğu kahveleri tanıyarak titrediğini… demiş yazar...

Aslında gezmek ya da doğru bir deyimle seyahat etmek diyelim, bir virüs gibi, aşısı veya tedavisi yok, kanınıza girdimi kurtulamıyorsunuz. Ancak bu virüsün bulaşması için bir yerlerden başlamak gerekiyor, imkanı olanlar için bir yurtdışı seyahat bunun ilk adımı, özellikle herkesin Atatürk Havalimanı dış hatlar terminalini görmesi, oranın havasını solumasını isterim. Pasaport kontroldan geçtiğiniz anda başka bir dünyaya giriş yapıyorsunuz, en azından ben de öyle bir duygu uyanıyor, Türkiye’yle hiçbir şekilde bağınız kalmıyor, kendi sorunlarınızdan, ülkenin içinde bulunduğu sorunlardan, kısır tartışmalardan bir süreliğine de olsa uzaklaşmak çok iyi geliyor.


Seyahat etmeye eşimle evlendikten sonra başladım dersem yeridir. Balayımız için ( nerden estiğini bilemiyorum ) uzakdoğuyu tercih ettik. Aslında ben Prag-Budapeşte gibi daha yakın ve bilindik yerleri tercih etmek istemiştim ama oturup konuştuktan sonra uzakdoğu da karar kıldık. O günden beri her sene bir yerlere gitmeye çalışıyoruz. THY’nın ocak-şubat aylarında düzenlediği kampanyalar son derece uygun, biletimizi kışın alıp seyahatimizi genellikle Haziran ayına denk getirmeye çabalıyoruz, böylece hem ucuza seyahat etmiş hem de ucuza konaklamış oluyoruz, ayrıca ağustos sonuna doğru işyerinde kimsenin gözüne batmadan ikinci iznimizi kullanma şansımız da doğuyor. J


Gideceğimiz yer için otelimizi internetten önceden ayarlıyoruz, bunun için çeşitli siteler var, hotels.com, tatilsepeti.com gibi ilk aklıma gelen adresler. Daha sonra gideceğimiz yer hakkında yolculuk tarihine kadar toplayabildiğimiz kadar bilgi toplamaya çalışıyor, hangi gün ne yapacağımızı, nerelere gideceğimizi planlıyoruz. Genellikle ilk günümüzü ‘sightseeing tour’ lara ayırıp şehri tanımaya çalışıyor, daha sonraki günlerde ise belirlediğimiz yerleri bağımsız olarak geziyoruz.


Bu bloğu oluşturmamdaki amaç bizim gibi seyahate istekli arkadaşlara fikir vermek ve elimizden geldiğince onların ufuklarını açmak. Bu virüsü ne kadar çok  kişiye bulaştırabilirsek  o kadar mutlu olacağım, çünkü bir gün dönüp geriye baktığımızda elimizde anılarımızdan başka hiçbir şey olmadığını, geçip giden zamanları hiçbir yerde bulamayacağımızı göreceğiz, işte o zaman pişman olmamak için herkese tavsiyem seyahat etmeleri….




visited 25 states (11.1%)